Bir gence arkadaşları bir sohbet sırasında:
"Sen evleneli neredeyse bir yıl oldu, ama maşallah sizin evden çıt çıkmıyor. Siz hiç tartışmaz mısınız?" diye sorarlar.
"Akşam işten geldiğimde, kapı açılınca hanıma şöyle bir bakarım. Eğer hanım, eteğinin ucunu belinde topladıysa bilirim ki hanımın günü iyi geçmemiş ve havası yerinde değil. Hiç ekmek, yemek sormadan usulca mutfağa süzülür, aceleyle birkaç lokma atıştırır ve ortalıktan toz olurum. Olur ya bazen de benim asabım bozuk olur. O zaman fesin püskülünü her zamankinin aksine soldan sarkıtırım. O da bunu görür, asabi olduğumu anlar ve hiç sesini çıkarmaz, hemen yemeğimi, çayımı hazır eder. Etrafımda pervane gibi döner. Bu nedenle biz hiç kavga etmeyiz."
Dinleyenlerden biri:
"Peki birader, kapı açıldı, yenge eteğin ucunu belinde toplamış, sen de fesin püskülünü soldan sarkıtmışsın. İki taraf da asabi, o zaman ne olacak?" diye sormuş.
Ötekiler de "Hadi bakalım! Şimdi ne olacak?" demiş.
Genç gülümsemiş; "Bundan kolay ne var, fesin püskülünü hafif bir fiskeyle soldan sağa atarım" demiş.
Türkçemizde "alttan almak" diye bir deyim vardır. Yani, sert konuşan bir kimseye yumuşak bir üslupla yaklaşmak.
İcap ettiğinde, alttan almanın, kimseye bir zararı dokunmaz. Bilakis tabak, çanak kırılmaktan, çocuk azarlanmaktan, evin kedisi de dayaktan kurtulur.
"Alttan almak mı, yoksa altta kalmak mı?"
Tercih sizin.
Kaynak: anonim
Etiketler: alttan almak, altta kalmak, mutlu bir evlilik, kadın, erkek, evli çiftler,
0 yorum:
Yorum Gönder